Cambridge A2 Seviyesi Nedir?
Herkese merhaba! Bugün biraz dil öğrenmenin “yolun başı”nda kalmış birinin gözünden, Cambridge A2 seviyesi hakkında konuşalım. Benim gibi dil öğrenmeye çalışanlar için bu seviyeler tam bir kafa karıştırıcı olabilir. Mesela, A1, A2, B1 falan derken “Hangisi ne anlama geliyor?” diye düşünürken bir anda kendini “Yalnızım, yolun sonu neredeydi?” diye sorgularken bulabiliyorsun. Ama neyse ki A2 seviyesinde, hala gülümsediğimiz ve “Evet, bir şeyler anlıyorum” dediğimiz bir dil evresi var.
Cambridge A2 Seviyesi: Yavaş Yavaş, Ama Kesinlikle İleri
A2, dil öğrenme yolculuğunda temel bir aşama ama burada biraz dikkatli olalım. Çünkü A2 seviyesi aslında başlangıç seviyesinin biraz daha ileri hali demek. Mesela, İngilizce öğrenmeye yeni başlıyorsanız, A1’de şu aşamalardasınız: “Benim adım Ahmet, nasıl ismi?” gibi cümleler kuruyor, “I am Ahmet” demek için bir ömre ihtiyaç duyuyorsunuz. Ama A2’de durum farklı. O seviyede, biraz daha özgürsünüz, kendinizi tanıtabilirsiniz, şehrin neresinde olduğunuzu anlatabilirsiniz, hatta belki bir kahve siparişi verecek kadar bile konuşabilirsiniz!
Evet, A2 seviyesinde İngilizce’nin en önemli kısmı şu: “Kendini tanıtma, basit cümleler kurma ve temel ihtiyaçlarını anlatma.”
Mesela şu diyalogu hayal edin:
Ben: “Hello! I am a 25-year-old guy from İzmir. My name is… uhh, how do you say ‘ismim’ in English again?”
Arkadaş: “Uh… you just said it.”
Ben: “Ah, right… I mean, it’s not that hard to be at A2 level. But wait, why can’t I form a complete sentence yet?!”
Evet, A2 seviyesinde hala bazı cümleler eksik ve biraz daha uğraşmanız gerekebilir, ama en azından “I am from İzmir” diyebilmek, bir yerin ismini doğru telaffuz edebilmek büyük başarı!
Gündelik Hayatta A2: “Bir Şeyler Anlıyor muyum, Anlamıyor muyum?”
Şimdi, A2 seviyesindeki birinin hayatını daha iyi anlatabilmek için birkaç komik sahneye göz atalım. Hani böyle A2 seviyesinde İngilizce ile dünya haritasında gezinmeye başlamış gibi hissedersiniz.
Sahne 1: Kahveciyle Konuşmak
Bir gün bir kafeye gidiyorsunuz, İngilizce öğrenmeye çalışıyorsunuz. Hem dilinizi geliştirmek hem de biraz sosyal olmak istiyorsunuz. Kahveciye yaklaşıyorsunuz.
Kahveci: “Hello, what would you like today?”
Ben: “Uhhh, I want a coffee… a… a… how do you say ‘kahve’?”
Kahveci: “You just said coffee.”
Ben: “Oh… Right. A coffee. Can I have a large coffee?”
Kahveci: “Sure, that’ll be five dollars.”
Ben: “Okay… is that… expensive?”
Kahveci: “Not really.”
Ben: “Perfect. I will pay you in… how do you say ‘nakit’?”
Kahveci: “Cash.”
Ben: “Oh yes, cash. Here’s my… uh… money.” (Ve birkaç saniye boyunca cüzdanımı ters çevirip elimdeki parayı bulmaya çalışıyorum.)
A2 seviyesinde en temel şeyler bile kafamı karıştırabiliyor. Ama işte, o anlar size bir şeyler kattıkça, dilin içine girmeye başlıyorsunuz.
A2’nin Artıları: Biraz da Mizah
Bence A2 seviyesinin en güzel tarafı, en küçük başarıyı bile büyük bir zafer gibi hissetmeniz. Yani mesela, birisi “Where are you from?” diye sorduğunda “I am from İzmir!” demek, neredeyse Nobel ödülü kazanmış gibi hissettiriyor. O kadar sevinçli bir haldesiniz ki, adeta “Bunu sonunda söyledim! Hah! İşte ben de bir dil insanıyım!” diyorsunuz.
Ve sonrasında, “What do you do?” gibi sorularla karşılaşırsanız, A2 seviyesindeki insanlar bu soruyu şöyle yanıtlar:
Ben: “I am… uh… I work in a… a company!”
Karşımdaki: “Okay… and what do you do in the company?”
Ben: “Well… I… uhh… make… things happen! I do… things. You know?”
Karşımdaki: “Right. I guess that works.”
Evet, A2 seviyesinde, kendini “ofisin kahramanı” olarak tanıtmak tam böyle oluyor. Neyse ki, kimse daha fazlasını sormuyor. Bu seviyede size gösterilen hoşgörü, öğrenme sürecini çok daha eğlenceli kılıyor.
Gelecekte A2: Hala Bir Yere Varacak Mıyım?
İngilizce’yi öğrenmeye çalışırken, “A2 seviyesi nedir?” sorusu kafamı karıştırıyordu. Ama gelecekte, her şey daha kolay olabilir mi? Yani, teknoloji ve uygulamalar bu kadar gelişmişken, acaba bu seviyelerde kalmak bile bir gereklilik olacak mı? Belki birkaç yıl sonra, A2 seviyesinde olduğumda bir kahve siparişi verirken, hiç heyecanlanmayacağım ve artık “I’ll have a coffee, please!” demek bana doğal gelecek.
Ama yine de, insanın hayatındaki en değerli şeylerden biri, küçük ama önemli adımları kutlamak. A2 seviyesindeki başarılar büyük bir zafer olabilir. Kimse size bu aşamaları küçümsememeli. Çünkü her adım, daha büyük bir dil yolculuğunun başlangıcı!
Sonuç: A2 Seviyesi, Yolculuğun Henüz Başlangıcı
A2 seviyesi, her ne kadar başlangıç seviyesinin biraz daha ileri bir hali olsa da, çok şey ifade ediyor. Çünkü dil öğrenme sürecinde bir noktada durmak yok. Bir adım attıkça, bir şeyler daha anlaşılıyor, bir şeyler daha kolaylaşıyor. 65 yaşında İngilizce bilen bir dedemiz, o dilde takılabiliyorsa, 25 yaşındaki ben neden bu kadar korkayım ki?